Screamin’ Jay Hawkins: Orijinal Şok Rock’çı
Screamin’ Jay Hawkins. Öbür Dünyadan Gelen Bir Ses
Screamin’ Jay Hawkins sadece bir şarkıcı değil — savaş sonrası müzik dünyasını yankılayan doğaüstü bir güçtü. Güçlü operatik vokalleri, çılgın sahne gösterileri ve karanlık mizahla dolu şarkı sözleriyle sahnede adeta bir fırtına gibi esiyordu. 18 Temmuz 1929’da Ohio’nun Cleveland kentinde Jalacy Hawkins olarak doğan sanatçı, çocuklukta piyano ve şan eğitimi almış, aslında bir opera sanatçısı olma hayali kurmuştu. Ancak kader —ve muhtemelen tuhaf olana duyduğu sevgi— onu hızla büyüyen rhythm and blues dünyasına sürükledi. Orada, sahne performansının çehresini sonsuza dek değiştirecek bir efsaneye dönüştü.
Screamin’ Jay Hawkins. Boksörden Blues Adamına
Müzik kariyerine başlamadan önce Hawkins, “Golden Gloves” boks şampiyonu olmuş ve II. Dünya Savaşı’nda görev yapmıştı. Sahnedeki enerjisi ve fiziksel gücü bu geçmişten geliyordu; ancak onu gerçekten farklı kılan şey, derin bariton sesi ve dramatik performanslara olan doğal yeteneğiydi. İlk yıllarında Tiny Grimes ve diğer R&B sanatçılarıyla piyanist ve vokalist olarak çalıştıktan sonra, sonunda sahnede kendi ışığıyla parlamaya başladı.
“I Put a Spell on You” – Bir Kült Klasik Doğuyor
1956’da Hawkins, kariyerinin simgesi haline gelecek olan “I Put a Spell on You” adlı şarkıyı kaydetti. Başlangıçta düz bir aşk baladı olarak tasarlanan eser, söylentilere göre alkol dolu bir kayıt seansında Hawkins’in bayılmasıyla bambaşka bir şekle büründü. Ortaya çıkan sonuç, hem tuhaf hem de büyüleyici derecede ürkütücü bir vokal performansıydı — hatta Hawkins’i bile şaşkına çeviren bir kayıt.
O dönem, şarkının sert vokal tarzı ve rahatsız edici atmosferi nedeniyle birçok radyo istasyonu tarafından yasaklanmasına rağmen, “I Put a Spell on You” kısa sürede büyük bir kült hite dönüştü. Şarkı yıllar içinde Nina Simone, Creedence Clearwater Revival ve Annie Lennox gibi yüzlerce sanatçı tarafından yeniden yorumlandı. Bu eser, sadece Screamin’ Jay Hawkins’in kariyerini tanımlamakla kalmadı, aynı zamanda “şok rock” olarak bilinecek yeni bir müzikal ifadenin de temelini attı.

Tiyatrallık ve Delilik: Tabutlar, Pelerinler ve Kafatasları
Hawkins’in canlı performansları, aşırı teatral unsurlarıyla efsaneleşmişti. Bir tabuttan çıkarak sahneye girer, elinde sevdiği kafatası şeklindeki asa “Henry”yi sallayarak, yırtık pelerinler ve vampir makyajıyla seyircileri büyülerdi. Bu gösteri anlayışı, Alice Cooper, Arthur Brown, Marilyn Manson ve GWAR gibi sayısız sanatçıya ilham verdi.
Bazı izleyiciler onun sahne şovlarından dehşete düşerken, diğerleri hipnotize olmuş gibiydi. Hawkins, müzikte tiyatral rock ve korku temalarının onlarca yıl sonra yaygınlaşacak tarzının adeta planını çizmişti.
Screamin’ Jay Hawkins. Müzikal Tarz ve Repertuvar
Tiyatrallığıyla tanınsa da, Hawkins aynı zamanda son derece yetenekli ve çok yönlü bir müzisyendi. Müziğinde blues, R&B, rock’n’roll, vodvil ve hatta operatik dram unsurlarını harmanladı. Aynı performans içinde hem duygusal bir blues melodisi söyleyebilir, hem ilkel bir çığlık atabilir, hem de sahte bir korku nidasıyla seyirciyi şaşırtabilirdi.
Öne çıkan şarkılar arasında:
- “I Put a Spell on You” (1956)
- “Little Demon”
- “Alligator Wine”
- “Constipation Blues” – grotesk mizahı ve cesur temasıyla kült bir favori haline gelmiş tartışmalı bir şarkı
- “Frenzy” – Hawkins’in en enerjik ve delice performanslarından biri olarak kabul edilir
Screamin’ Jay Hawkins. Kariyer Zorlukları ve Yeniden Doğuş
İlk başarısına rağmen, Hawkins ABD’de ana akım tanınırlığını sürdürmekte zorlandı. Bunun başlıca nedenleri dönemin ırksal gerilimleri, sahne performanslarının tartışmalı doğası ve tarzını yumuşatmayı reddetmesiydi. Ancak Avrupa ve Japonya’da, seyirciler onun eksantrik kişiliğini kucakladı ve daha istikrarlı bir hayran kitlesi oluşturdu.
1980’ler ve 1990’larda, Hawkins yeniden bir popülerlik dalgası yaşadı. Jim Jarmusch’un Stranger Than Paradise filmi gibi yapımlarda “I Put a Spell on You” şarkısının yer alması, onu yeni kuşaklara tanıttı. Farklı türlerden sayısız sanatçı şarkıyı yeniden yorumladı. Bu dönemde Hawkins, punk ve garage rock sahnesinden The Fuzztones ve The Clash’ten Mick Jones gibi isimlerle de işbirliği yaparak müzikal mirasını genişletti.
Screamin’ Jay Hawkins. Kişisel Yaşamı ve Çılgın Mirası
Screamin’ Jay Hawkins, sahne dışında da en az sahnede olduğu kadar çılgındı. Eksantrik kişiliğiyle tanınan Hawkins, 50’den fazla çocuğu olduğunu iddia etmişti — ancak bazı tahminler bu sayının 70’i aştığını öne sürer. 2001 yılında, onun çocuklarını bulmak için özel bir internet sitesi bile kuruldu.
Hawkins, 12 Şubat 2000’de Fransa’nın Neuilly-sur-Seine kentinde hayatını kaybetti. Ticari olarak hiçbir zaman büyük bir yıldız olmasa da, geride bıraktığı miras müzik tarihinde çok daha derin bir etki yarattı.
Miras: Şok Rock’un Vaftiz Babası
Hawkins, günümüzdeki hâliyle var olamayacak bir türün öncüsü olarak şok rock’un vaftiz babası kabul edilir. Onun teatral dehası, korku temalı mizahı ve sahne çılgınlığı, sonraki kuşak sanatçılara ilham kaynağı olmuştur.
Etkilediği isimler arasında:
- Alice Cooper
- Screaming Lord Sutch
- Marilyn Manson
- Nick Cave
- Tom Waits
Bu sanatçılar, Hawkins’in attığı temeller üzerine kendi karanlık, teatral ve sınır tanımayan sahne anlayışlarını inşa ettiler.
Son Söz
Screamin’ Jay Hawkins yalnızca bir müzisyen değildi; o, yaşayan bir performanstı — rock’n’roll’un hayaleti, müziği hem komedinin hem de dehşetin aracı olarak kullanan tek kişilik bir korku evidir.
Bu yönüyle, müzik tarihinde çok az sanatçının tekrarlayabileceği benzersiz bir yer kazandı.


