Anthrax: Eşsiz Bir Mirasa Sahip Thrash Metal Devleri
Anthrax. Kuruluş ve İlk Yıllar (1981-1984)
Anthrax. Anthrax’ın Doğuşu
Anthrax, 1981 yılında New York’ta gitarist Scott Ian tarafından kuruldu. Ian’ın yanı sıra, grubun ilk kadrosunda gitarist Dan Spitz, basçı Danny Lilker, davulcu Kenny Hickey ve vokalist Neil Turbin yer alıyordu. Grup, gelişmekte olan thrash metal sahnesinden ilham alarak, erken dönem heavy metal’in hızlı ve agresif gitar riff’lerini punk rock’ın yoğun enerjisiyle birleştirdi.
Anthrax, Metallica, Slayer ve Megadeth ile birlikte Thrash Metal’in Büyük Dörtlüsü’nün kurucu üyelerinden biriydi ve enerjik performansları ve kendilerine özgü tarzlarıyla kısa sürede ün kazandılar.

Anthrax. Tanınmaya Doğru Yükseliş: 1984-1987
“Fistful of Metal” (1984)
1984 yılında Anthrax, Megaforce Records etiketiyle ilk albümleri Fistful of Metal’i (1984) çıkardı. Albüm, thrash tarzlarını agresif ve hızlı bir şekilde tanıtan bir albümdü, ancak grubun müzikal yeteneklerinin tümünü henüz göstermiyordu. “Deathrider” ve “Metal Thrashing Mad” gibi parçalarla albüm, underground metal sahnesinde iyi karşılandı, ancak henüz ana akıma giremedi.
Albümde vokalde Neil Turbin yer aldı ve onun tiz çığlıkları grubun erken dönem soundunun alamet-i farikası haline geldi. Fistful of Metal güçlü bir ilk albüm olmasına rağmen, sonraki albümlerin getireceği geniş çaplı tanınırlığı elde edemedi.
“Spreading the Disease” (1985)
Anthrax’ın ikinci albümü Spreading the Disease (1985), vokalist Joey Belladonna’nın gruba katıldığını işaret ediyordu. Güçlü ve temiz vokali, Turbin’in tiz çığlıklarıyla tezat oluşturarak grubun sounduna yeni bir boyut kazandırdı. Bu albüm, grubun thrash metal ile daha melodik unsurları harmanlama yeteneğini sergileyerek, o dönemdeki diğer thrash gruplarından ayrılmalarını sağlayan önemli bir adımdı.
“Madhouse” ve “A.I.R.” gibi parçalar grubun artan müzikal karmaşıklığını gösterirken, albümün sözleri kaos, paranoya ve toplumsal çöküş temalarını ele aldı. Spreading the Disease, genellikle Anthrax’ın en iyi albümlerinden biri olarak kabul edilir ve gruba daha geniş bir hayran kitlesi ve eleştirel tanınma kazandırdı.
The Thrash Dönem: 1987-1990
“Among the Living” (1987)
1987 yılında Anthrax, en etkili albümlerinden biri olan Among the Living (1987) albümünü çıkardı. Albüm, daha sıkı bir ses, daha hızlı tempolar ve daha da sofistike şarkı sözleri ile dikkat çekti. Among the Living, grubu thrash metalin önde gelen isimlerinden biri haline getiren, grubu tanımlayan bir albüm oldu.
Albümün başlık parçası, “Caught in a Mosh” ve “Indians” ile birlikte thrash metalin marşları haline geldi ve o günden bu yana grubun canlı performanslarının vazgeçilmez parçaları olmaya devam etti. Among the Living, savaş, nükleer yıkım ve kişisel mücadeleler gibi daha karanlık temaları, genellikle otoriterlik karşıtı bir bakış açısıyla ele aldı. Eleştirmenler ve ticari açıdan büyük bir başarı elde eden albüm, Anthrax’ın thrash metal devleri arasındaki yerini sağlamlaştırdı.
“State of Euphoria” (1988)
Anthrax’ın bir sonraki albümü State of Euphoria (1988), Among the Living ile aynı çizgide devam etti, ancak biraz daha erişilebilir bir sese sahipti. Albümde, Fransız grup Trust’ın cover’ı olan ve grubun kariyerinde öne çıkan bir parça haline gelen hit single “Antisocial” yer aldı. Albümde ayrıca “Be All, End All” ve “Who Cares Wins” gibi parçalar da yer aldı ve grup, daha melodik ama yine de agresif thrash şarkıları yapma yeteneğini gösterdi.
State of Euphoria iyi karşılandı, ancak eleştirmenlerin beğenisi açısından Among the Living’in başarısına tam olarak ulaşamadı, ancak yine de grubun thrash metal sahnesinde kimliğini daha da sağlamlaştırmasına yardımcı oldu.
Anthrax. 90’lar: Değişimler ve Zorluklar
“Persistence of Time” (1990)
1990 yılında Anthrax, daha ağır ve olgun bir sese dönüşü simgeleyen Persistence of Time albümünü çıkardı. Albümün daha ciddi tonu ve sözleri, grubun müzisyenler olarak geçirdiği evrimi yansıtıyordu. “Got the Time” (Joe Jackson’ın şarkısının cover’ı), “Blood” ve “Keep It in the Family” gibi parçalar, Anthrax’ın thrash köklerine sadık kalarak daha karmaşık ritimler ve melodiler ekleme yeteneğini sergiledi.
Albüm, grubun o zamana kadarki en ağır ve en agresif parçalarını da içeriyordu ve thrash metalin sınırlarını zorlamaya devam etti. Persistence of Time büyük bir başarı elde etti, olumlu eleştiriler aldı ve Anthrax’ın thrash metalin liderlerinden biri olarak ününü daha da sağlamlaştırdı.
The Shift in Sound: The 1990s
1990’lar ilerledikçe, grunge ve alternatif rock ana akımı ele geçirmeye başladıkça thrash metal zorluklarla karşı karşıya kaldı. Bu dönemde Anthrax, en önemlisi gitarist Dan Spitz’in ayrılması ve yeni müzikal etkilerin ortaya çıkması olmak üzere, birkaç kadro değişikliği yaşadı. Grubun farklı seslerle yaptığı denemeler, Sound of White Noise (1993) ve Stomp 442 (1995) gibi albümlerin ortaya çıkmasına neden oldu ve bu albümler, grubun klasik thrash tarzından uzaklaşmasını sağladı.
Bu albümler bazı önemli anlara sahip olsa da, müzik endüstrisindeki değişiklikleri takip eden ve kendilerini yeniden tanımlamaya çalışan grup için bir geçiş dönemi oldu.
The Return to Form: 2000s-Present
“We’ve Come for You All” (2003)
2003 yılında Anthrax, eski tarz thrash ve yeni etkilerin bir karışımını içeren We’ve Come for You All albümüyle geri döndü. Albüm, agresif thrash soundunu daha modern unsurlarla harmanlayarak grubun köklerine dönüşüyle eleştirmenlerden büyük beğeni topladı. “Safe Home” ve “Nobody Knows Anything” gibi parçalar, karmaşıklıkları ve enerjileriyle övgü topladı.
Albüm, gruba yeniden katılan orijinal gitarist Dan Spitz’in dönüşünü de işaret etti ve süreklilik ve eski tarz bir kimya hissi yarattı.
“For All Kings” (2016)
2016 yılında Anthrax, For All Kings albümünü çıkardı ve bu albüm, grubun eski formuna muhteşem bir dönüşü olarak nitelendirildi. Albüm, thrash unsurlarını daha fazla melodi ve teknik hassasiyetle birleştirerek grubun yıllar içindeki gelişimini sergiledi. For All Kings, Anthrax’ın heavy metal dünyasında hala önemli bir güç olduğunu kanıtladı. “Breathing Lightning” ve “Evil Twin” gibi şarkılar, hayranlara grubun neden on yıllardır popülerliğini koruduğunu hatırlattı.
Anthrax. Miras ve Etki
Anthrax’ın thrash metal ve daha geniş heavy metal türü üzerindeki etkisi abartılamaz. Metallica, Slayer ve Megadeth ile birlikte “Büyük Dörtlü” thrash gruplarından biri olan Anthrax, 1980’lerde ve sonrasında thrash metalin sesini ve ruhunu tanımlamaya yardımcı oldu.
Hız, teknik ve sosyal yorumların birleşimi, heavy metal ve thrash sahnesindeki sayısız grubu etkilemiştir. Ayrıca, thrash metalin öncüleri olarak temel kimliklerini her zaman korurken, mizah anlayışları ve farklı sesleri denemeye istekli olmalarıyla da övgü almıştır.
Discography Highlights
| Year | Album | Notable Tracks |
|---|---|---|
| 1984 | Fistful of Metal | “Deathrider,” “Metal Thrashing Mad” |
| 1985 | Spreading the Disease | “Madhouse,” “A.I.R.” |
| 1987 | Among the Living | “Caught in a Mosh,” “Indians” |
| 1988 | State of Euphoria | “Antisocial,” “Be All, End All” |
| 1990 | Persistence of Time | “Got the Time,” “Blood” |
| 1993 | Sound of White Noise | “Only,” “Black Lodge” |
| 2003 | We’ve Come for You All | “Safe Home,” “Nobody Knows Anything” |
| 2016 | For All Kings | “Breathing Lightning,” “Evil Twin” |
Antraks Hakkında İlginç Gerçekler
- Joey Belladonna’nın Dönüşü: Grubun ikonik vokalisti Joey Belladonna, 2005 yılında Anthrax’a yeniden katıldı ve klasik kadroyu yeniden bir araya getirerek grubun köklerine geri döndü.
- Anthrax’ın Metalcore Üzerindeki Etkisi: Anthrax, thrash metal ile hardcore punk unsurlarını birleştiren metalcore ve thrashcore türlerinin gelişiminde büyük bir etkiye sahiptir.
- Komedi ve Mizah: Yoğun ve genellikle karanlık müziklerine rağmen, Anthrax her zaman mizah anlayışına sahip olmuştur ve bu, müzik videolarında ve canlı performanslarında açıkça görülmektedir. Güçlü müzik sunarken imajlarıyla da eğlendikleri bilinmektedir.


